Editörün Notu: Yeni editörümüz İdil’den rica ederek eski editör olarak son bir yazı paylaşmak istedim, o yazının da yeni editörümüz İdil’in gezi yazısı olması ne güzel bir tesadüf! Salgınla beraber iki yıldır yapamadığımız bahar gezisini yeni 3 yıldızlarımızdan, yeni d e r i n editörümüz İdil, bizler için kaleme aldı. Hayatımızın, sağlığımızın, neşemizin, gezilerimizin salgınlarla sekteye uğramadığı sağlıklı günlerde buluşalım. Eski editörden son bir veda olsun, herkese keyifli okumalar!
Sınavlara, ödevlere, sunumlara ara verdiğimiz bahar tatilinin başladığı gün biz soluğu malzoda aldık. 29 Nisan Cuma günü öğleden sonra tam kadro malzoda toplanıp otobüse yüklenecek ekipmanları toplamaya başladık. Otobüs yüklendikten sonra yemek molası verdiğimiz o kısa süre, hepimiz için hem malzo yorgunluğunun atıldığı hem de gezi heyecanının tam anlamıyla başladığı zaman dilimi oluyor. Yolluk yiyeceklerimizi aldık, bizi uğurlamaya gelen BÜSAS ailesiyle vedalaşıp yola çıktık.
***
BÜSAS’ta gezi eğlencesi otobüste başlar. Uyumak istiyorum deseniz bile bir süre böyle bir hakkınız yoktur 😊 Şarkı söylemek, sohbet etmek, oyunlar oynamak ile geçen birkaç saatin ardından havanın da kararmasıyla herkes uyku moduna geçer. Eğer iyi bir pozisyon bulursanız saatlerce uyuyabilirsiniz. Ya da “bacağım uyuştu”, “üşüdüm”, “kafam acıdı”, “bilmem kim sussa da uyusak” gibi sebeplerle uyur uyanık bir şekilde sabahı sabah edersiniz. Yine böyle bir yolculukta 30 Nisan sabahı saat 05.30 gibi verilen molaya otobüsten montlarla çıkmıştık ve Antalya’nın sıcacık havasıyla karşılaşınca keyiflerimiz yerine gelmişti bile. Mis gibi bahar kokusunu içimize çekip İstanbul’dan, kalabalıktan, keşmekeşten uzaklaştığımızı, Akdeniz’e geldiğimizi hissettik bir kez daha. Otelimize nihayet vardık. Otobüsü boşaltıp otel malzosunu da yerleştirince önce güzel bir kahvaltı yapıp kendimize geldik. Sonra kimimiz uyuyarak, kimimiz havuz başı keyfiyle, kimimiz denize giderek boş günün tadını çıkarmaya başladı. Sıra tekne yerleştirmeye gelince gerekli ekip toplandı. Bilmeyenler için kısa bir not olsun; gezilerde otelden tekneye, tekneden otele tüpleri ve diğer malzemeleri taşımak için pikap tarzı bir araç kiralanır. Bu gezide diğerlerinden farklı olarak kiralanmış bu aracı içimizden biri kullandı: Melih. Melih’in şoförlüğünde tüm malzemeler tekneye taşındı, tüm 2 yıldız üstü ekip ile yerleştirildi ve BÜSAS bahar gezisine hazırdı. Nisan ayının kapanışını bu şekilde yapmış olduk.
Ve günlerden 1 Mayıs! COVID yüzünden en son 2019’da gidilen bahar gezilerine dönmüştük nihayet. Üç yıldan sonra ilk bahar gezisinin ilk günü başlamıştı. İlk gün amiri ben (İdil) olmuştum, benim açımdan daha da heyecanlı bir gündü. Bölge: Kemer’in 3 Adalar Bölgesinden “Ballı Çatal”. Sıcacık bir güneş ile, Bodrum’daki soğuktan sonra çok konforluyduk. İlk gün dalışları uzun bir günün ardından sona erdiğinde otele döndük. Tabii ki ilk iş tüp nöbetlerinin başlamasıydı. Tüplerin hepsi basıldıktan sonra havuz başında keyifli bir akşam geçirip ertesi gün için odalara dağıldık.
İkinci gün tüm hızıyla başladığında amir şapkası Ece’nin kafasındaydı. Bölge: Piramitler. Hamsi kalemiyle Akdeniz’de Karadeniz esintilerini yaşatan amir, bayrama özel konuşmasında okuduğu şiirlerle herkesi etkilemişti. O şiiri burada ölümsüzleştirmek isterim:
***
Bayram geldi yine
BÜSAS Kemer’de gezide
Dalmak hep beraber Piramitler’de
Ah ne güzel ah ne güzel
Mavilikler benim bebeğim
Adeta bayram şekerim
Dalmayı her gün her mevsim isterim
Gel BÜSAS’lı beraber bayram edelim.
***
Alkışlar eşliğinde amiri platforma yolladıktan sonra tüm teknede dalış maratonu başladı ve günün sonunda amirimiz bu sefer bizi başka bir şiirle coşturdu. Tüm o platform yoğunluğunun içinde o şiirleri ne ara yazdığını biz de anlamadık. Hamsi kalemde bir büyü olmalı. Bu şiiri de okumayan kalmamalı:
***
Yağmur yağdı yine
Hem de bayramın ilk gününde
Ama bu ekiple patlamaz bi gün bile
Herkes dalar derinlere
Berdan sabah tekneye istedi buz
Çarptı kafayı gözü bu ne hız
Neyse ki Tuğçe fişek gibi
Bayram etti BÜSAS çılgınlar gibi
Amiriniz bendeniz
Çok konuşur yine de severiz
Normalde mekanı Karadeniz
Ama bu bayramlık evi Akdeniz
***
Akdeniz’in mis gibi havasında böylece 2. Günü de bitirmiş olduk. Tüp nöbetlerinden sonra herkes biraz dinlendi; “07.00 kalkış, 07.30 kahvaltı, 08.00 malzo” mesajını aldıktan sonra alarmlarımızı kurup uyuduk.
Gezinin üçüncü gününde amirimiz Yağmur’un “beş dakikaya malzodayız” sesiyle kahvaltı tabaklarımızda kalanları süpürdük ve tüpleri pikapta toplayıp tekneye doğru yola çıktık. Bölgemiz: Nipple Island. Keyifli ve bol dalışlı bir günün sonunda otele döndük.
Bu gezi, yönetim kurulu üyelerimizden Berke, Tuğçe ve Işıl’ın son aktif YK gezisi olduğundan onlara küçük bir sürprizle veda pastası kestik. Sonrasında ise bu sefer Kemer’in bizi şaşırtan mekanlarından Rich Club’daydık. Bolca remix şarkı çalan mekanda Bodrum’un Eskici’sini dört gözle arasak da dans etmekten geri kalmadık. Kemer bizi eğlence mekanı açısından Bodrum’dan sonra pek tatmin etmemiş de olsa BÜSAS’lı dediğin kompresör sesiyle bile dans edebildiğinden çok da zorluk çekmedik.
Gezinin dördüncü günü, aynı zamanda birinci gezinin son gününde seçmen şapka -pardon- amir şapkası Özer’deydi. Kemer’in en güzel bölgesindeydik bugün (bence): X-reef. Bugün teknede ayrı bir neşe vardı: 2 yıldız dostlarımızdan MYO (Yiğit), engin denizlerin hükümdarı (Ege), ve Genco (Elif); sabahın erken saatlerinde aramıza katılıp bize mükemmel bir enerji getirmişlerdi bile.
Bu enerjiyle çok hızlı geçen bir dalış gününün sonunda BÜSAS tarihinin en hızlı BC bulaşığı da yapılmıştı. En son bir BÜSAS klasiği olan gezi fotoğrafımızı çekildik ve birinci gezinin 1 yıldızlarına veda edip, ikinci gezi için hazırlıklarımıza başladık.
5 Mayıs sabahı ikinci gezinin ilk günü için uyanmıştık. Rüzgarlı bir sabah BÜSAS için kritiktir. “Gün patlayacak mı” bekleyişi başlar. Ve tabii ki beklenen haber gelmişti: dalışlar iptal. İlk gün dalışları iptal olmasına rağmen asla keyfini bozmayan kocaman bir ekip soluğu Dolusu Aquapark’ında aldık. Herkes çocukluğuna dönmüşken içimizden biri 21 yaşına girmişti. Özer (21), o günü şöyle anlatıyor: “Tam bir 13 yaş doğum günü gibiydi. Sabah aquaparka gittik, sonrasında MCDonalds’ta bir adet indirimli ikili menü ile bir normal menü ve soğan halkası yedim. Sonra da akşam karaokeye gittik ve Kemer’de ne kadar eğlenebilirsek o kadar eğlendik. Çok iyi bir gündü.” Bu gecenin sonunda hem aquaparkın hem karaokenin yorgunluğunun üstüne uyku çok keyifli gelmiş olmalı herkese. Deşarj olmuş, güneşe ve dansa doymuştuk.
6 Mayıs sabahı ise bir gün öncekinden daha fena bir rüzgarla karşı karşıya olduğumuz için dalış konusunda pek umutlu değildik. Beklediğimiz gibi de oldu. Patlayan 2. gün… Bir kısmımız denizin, bir kısmımız yeşil doğanın tadını çıkardıktan sonra akşam daha önce gözümüze kestirdiğimiz korsan konseptli bir mekanda toplandık. Ertesi gün dalacak olmanın umuduyla uyuduk o gün.
7 Mayıs günü nihayet soluğu teknede alabilmiştik. Amirimiz Ecem, bölge ise “Ballı Çatal” idi. Daha önce karşılaşmadığımız türden dalgalı bir deniz olmasına rağmen sallana sallana da olsa takım bağladık ve nihayet bölgeye vardığımızda rüzgardan biraz korunabiliyorduk ve dalışlarımıza başladık. Son akşamımızdı ve 8 Mayıs akşamı yola çıkacaktık. Herkeste gezi yorgunluğu oluşmuş olmalı ki bu akşam herkes kendi halinde takılıp dinlenmeyi tercih etmişti.
Ve günlerden 8 Mayıs; patlayan günlerden dolayı bugünün iki amiri vardı: ilk iki grup Bera, son iki grup Melih. Bu ikilinin amirliğinde tabii ki efsane bir gün geçirecektik. (Fotoğrafa Bera ve Melih pikaptalar, tekneye doğru yol alıyorlar.)
Bölge ise: X- Reef. Bir önceki gün kadar olmasa da rüzgarlı bir gündü. Neyse ki amirimiz Bera tekneye vuracak olan dalgaları önceden kestirebiliyor ve bizi uyarıyordu. Dalgaya ve akıntıya rağmen bol canlılık gördüğümüz çok keyifli bir dalış günü geçirdik. Melih enkaz amirlik devraldığında da her şey tıkırında ilerledi ve mutlu bir şekilde günü bitirdik. Dalgaya ve akıntıya rağmen bol canlılık gördüğümüz çok keyifli bir dalış günü geçirdik. Kimseye inandıramasak da Ecem ve ben standby iken kaplumbağa bile gördük.
Dalışlar bitince ne yaptığımızı tahmin edersiniz. Gezi fotoğrafımızı çekilip tekneyi boşalttık.
Çok hızlı bir şekilde oteli de boşaltıp otobüsü yükledikten sonra kısa bir yemek molası verip İstanbul’a doğru yola çıktık. Ertesi gün okul olduğunu hiç düşünmek istemeden yorgunluktan uyuyakaldık. BÜSAS’ta gezi malzoda başlar, malzoda biter. Okula vardığımızda Otobüsü hızlıca boşaltıp malzoyu baştan aşağı temizleyip düzenleyip tüm malzemelerin bulaşığını yaptıktan sonra, nihayet malzo fotoğrafı da çekilerek Kaş’ta görüşmek üzere vedalaştık.
Kimimiz derse gitti, kimimiz işe, kimimiz toplantıya… Gerçekten de İstanbul’a dönmüştük… Sanki hiç gitmemişiz gibi. Geriye gezinin tatlı yorgunluğu, tatlı olmayan yorgunluğu, güzel anılar, ve böyle güzel fotoğraflar kalmıştı.
Başka gezilerde görüşmek üzere BÜSAS!